19:31

Liposuction

Liposuction ve lipoinjection ile kontur düzeltilmesi, şu anda dünyada uygulanan estetik amaçlı girişimler arasında birinci sırayı almaktadır. Bu kadar sık kullanılması, bu konudaki deneyim ve gelişmelerin çığ gibi büyümesine, son zamanlarda yöntem ve kullanılan aletlerde birçok yeniliklerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Akla gelen ilk sual, yaşam süresince, yağ hücrelerinin sayısında, artma veya azalma olup olmadığıdır.

Bu aynı zamanda liposuction ameliyatlarının kalıcılığını da ilgilendirir, çünkü eğer vücut istediği an yeni hücre oluşturabilirse, fazla yağ dokularını cerrahi olarak çıkartmanın bir anlamı kalmaz.

Doğumumuzdan sonraki ilk sene yağ hücrelerinin sayısı ve hacimleri ortalama üç misli artar. 5 yaşına kadar yağ hücrelerinde büyüme ve sayıca artma sürer. Bulu çağından sonraki dönemde yağ hücrelerinin sayıları sabitlenir. Bu sayının, genetik olarak saptanmış olduğu varsayılmaktadır, sayı kişiye özel olup, çevresel faktörlerden etkilenmez.

Kilo alıp vermelerde sadece yağ hücreleri içindeki depo yağ miktarı değişir, hücre sayısında bir artma veya azalma olmaz.

İnsanın normal kilosu, hücre içinde depo edilen yağ miktarı ile orantılıdır.

Bu miktar yaşam şartları, yeme alışkanlıkları ve rutin egzersizlerle belirlenir. Alınan gıdalar, temel harcamalar çıktıktan sonra bu seviyenin altında veya üstünde bir depo yapacak miktarda ise, vücut açlık ve tokluk hisleri ile gıda miktarını düzenlemeye ve depo yağ seviyesini belirlenmiş seviyeye çekmeye çalışır.

Bu depo yağ seviyesini, ancak uzun vadeli yaşam tarzı, beslenme alışkanlığı ve beden hareketleri farklılıkları değiştirebilir.

Kadınlarda yağ dokusunun vücut ağarlığına oranı erkeklere göre daha yüksektir. Bu fazlalıklar daha çok basen, bacak ve karın bölgesinde birikerek GYNOİD tip adı verilen yağ dokusu dağılımını oluştururlar.

Bunun aksine erkeklerde yağ dokusu daha çok karın ve bel bölgesine toplanarak ANDROİD tip denen yağ dokusu dağılımını oluşturur.

Depo yağ dokuları içindeki seviyeyi etkileyen bir diğer faktör de “yaş” tır. Yaşlanmaya bağlı olarak vücuttaki yağ dokusu miktarı artar, ağırlık gövdeye doğru çekilir, kollar ve bacaklar incelir.

Bu işlem bir zayıflama ameliyatı değildir. Alınacak yağ dokusu miktarının üst sınırı ile ilgili literatürde henüz tam kabul görmüş bir protokol veya kilo, boy vs gibi kriterlere dayanan bir formül yoktur. Karar, her hasta için özel ve ameliyatı yapacak doktorun bilgi, tecrübe ve ekibinin bu ameliyatlardaki deneyimi ile orantılı olmalıdır.

Bugünkü genel kanı, gerekli önlemler alındıktan sonra istenildiği kadar yağ dokusu çıkarılabileceğidir. Ama alınan yağ miktarı arttıkça alınacak önlemlerin karmaşıklığı ve hastanın iyileşme süresi de artacaktır. Hastanın en kısa sürede mobilize olması ve normal yaşantısına dönmesi, elde edilecek netice kadar önemlidir.

Dikkat edilmesi gereken nokta, her ülkenin şartları ve her hastanın beklentilerinin farklı olduğudur. Amerika’da yan odada yoğun bakım ünitesi olan cerrahın 8 lt. yağ çıkartması ile İstanbul’da gerekli donanıma sahip olmayan özel bir klinikte aynı işe kalkışmak çok farklıdır.

Günümüzde gelişen ilaçlar, teknikler ve aletlerle ameliyathane şartlarında, uzman bir doktor tarafından hastanın derisinin kalitesi, yaşı ve kilosu göz önüne alınarak, yağ dokusu kaynaklı deformiteler için hemen her bölgeye liposuction yapılabilir.

Cerrah, dünyadaki yağ alma limitlerinden haberdar olmalı ama kendi limitlerini kendi şartlarına göre ayarlamalıdır.

İki ana sual, en çok tartışılan konuları özetleyebilir;

Korkulan komplikasyonların görülme oranı fazla miktarda yağ alımı ile orantılı olarak artmakta mıdır? Yoksa komplikasyonlar sadece yeterli önlemlerin alınmamasına ve tecrübe eksikliğine mi bağlıdır?

Derinin büzülebilme kabiliyeti sonsuz olmadığına göre, ne kadar miktarda yağ alınırsa, derinin kendini toplayacağı tahmin edilerek, hastaya garanti verilebilir. Derinin büzülebilme kabiliyetini arttırmak yeni tekniklerle veya post op bakımla mümkün olamayabilir, bunun için alınacak yağ miktarında konservatif olmakta fayda vardır.

Kadınsı hatlar denen bir imaj vardır. Kadın önden bakıldığı zaman, göğüs bölgesi genişçe, beli ince ve kalçaları bele göre kalın olmalıdır.

Zaten iki elle kadını tarif eden hareketler de bunu tanımlar. Bu estetiği meydana getiren ana çatı kemik ve iskeletlerin durumudur. Estetik amaçlı olarak ana çatıyla oynamak, çok özel şartların dışında temel prensiplere aykırıdır.

Hastaya eğer omuzları genişse kalçaların çok inceltilmemesi gerektiği, göğüsler büyükse poponun çok fazla alınmaması gerektiği, yandan karın bölgesi ve popo çıkıntısının bir bütünlük sağladığı, yani kontur oranlarının önemi anlatılmalıdır.

Hastalar genellikle aynı gün evlerine gidebilir, 48 satte günlük yaşantılarına; 2. veya 3. günde işlerine dönebilirler. Bu dönemde aşırı efor sarfetmemeleri oluşacak ödemler açısından önemle belirtilmelidir, uzun süre ayakta kalmak ödemlerin artmasına neden olabilir. Biz kısa sürede işe başlayacak hastalara, oturdukları zaman ayaklarını yüksek bir yere dayamalarını ve mümkün olduğu kadar az ayakta durmalarını tavsiye etmekteyiz.

Ameliyat sonrası özel bir diyet önerilmez. Ancak yapılan işin ortaya çıkması ve hastanın istediği görüntüye ulaşabilmesi için dengeli bir diyet yapması faydalıdır. Tabi bu arada bu diyetin spor yapılarak da desteklenmesi alınacak neticeyi çabuklaştırır.